Türkiye’de deneysel psikoloji alanının en önemli isimlerinden olan Prof. Dr. Umur Talaslı 1944 yılında Kabil’de doğmuştur. 1962 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’nden birincilikle mezun olduktan sonra, 1967 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümü’nden Psikoloji Lisans derecesini yine derece ile almıştır. Lisansüstü eğitimi için Fulbright Bursu ile ABD’ye giden Talaslı, yüksek lisans ve doktora eğitimini Carbondale’de Southern Illinois Üniversitesi Deneysel Psikoloji programında tamamlamış ve 1978 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak göreve başlamıştır. 1982 yılında yardımcı doçent, 1985 yılında doçent ve 1993 yılında ise profesör ünvanlarını almıştır. ODTÜ’de 27 yıl boyunca akademisyen olarak görevini sürdüren Talaslı, başta algı, öğrenme, bellek, biliş olmak üzere birçok ders vermiş; ODTÜ Psikoloji laboratuvarının kurulmasında etkin rol almıştır. ODTÜ’de yayınlanmaya başlayan Journal of Human Sciences / İnsan Bilimleri Dergisi’nin kurucu editörlerinden biri olarak görev yapan Talaslı, SSCI kapsamındaki Perceptual and Motor Skills dergisinde de uzun süre (1990-2000) editör yardımcılığı görevini sürdürmüştür. Akademik çalışmalarının yanı sıra, ODTÜ Psikoloji Bölümü’nün ayrı bir bölüm olarak ikinci kuruluş döneminde (1982 yılından itibaren) Bölüm Başkan Yardımcılığı görevinde de bulunmuştur.
Deneysel psikoloji alanında özellikle görsel algı ile ilgili çalışmalarıyla alana önemli katkılar sunan Prof. Dr. Umur Talaslı, öğrencileri tarafından da mükemmel bir hoca olmasıyla tanınmaktadır. Bu özelliği, 1993-1994 ve 1994-1995 akademik yıllarında ODTÜ Prof. Dr. Mustafa N. Parlar Eğitim ve Araştırma Vakfı tarafından verilen Yılın Eğitimcisi Ödülü, 1996-1997 akademik yılında ise Eğitimde Üstün Başarı Ödülü ile tescillenmiştir.
Prof. Dr. Umur Talaslı 2005 yılında emekli olup ODTÜ’den ayrılmış ve 2007-2018 yılları arasında Atılım Üniversitesi’nde ders vermeye devam etmiştir. 2022 yılında vefat eden Talaslı, evli ve üç çocuk babasıdır.
Yazmayı hep çok sevdim, zorlandığımı da pek hatırlamam. İlk kez kelime bulmakta zorlanıyorum. 1992 senesinde 18 yaşında ODTÜ’ye geldiğimde beni bekleyen sürprizleri elbette bilmiyordum, heyecanla okulun tadını çıkartmaya ve hakkını vermeye çalışıyordum. Umur ismini ‘Teyzem’ filmi dışında duymamıştım, 1940larda bu ismi veren ebeveynlerini merak ettim önce, sonra da büyük hayranlık ve hevesle Umur Hoca’yı…Ona denk gelme şansına eren herkese tılsımlı ve saygın izler bırakır, bir kere sohbet edenin hayata bakışı değişir. ‘Perception‘ dersi kadar ilginç ve kapsamlı, aynı anda hem keyifli hem ürkütücü başka bir ders de görmedim. ODTÜ’de hazırlık ve yüksek lisans dahil 8 sene geçirdim ama dersleri dışında Umur Hoca’nın odasında merak, keşif, bilgi ve bilgeliğe şahitlik ile geçen sohbet sürecimin kazanımları bambaşka oldu. Sınav sonucuma bakmak için odasına gittiğim bir gün hocanın 57 verdiğini (bu iyi bir nottur o ders için:) ama kağıdımın 37 ettiğini farkettim. ‘Hocam bu not 37 ama 57 yazmışsınız’ dediğimde yüzünden geçen kocaman şaşkınlığı ve ‘Yok yahu benim hata yapmamı imkansız kılan bir sistemim var olmaz öyle şey!’ diyerek kağıdı elimden alması, defalarca kontrol ettikten sonra ‘Demek ki senin bu notu alman gerekiyormuş, burada başka bir şey var kalacak böyle’ dediğinde benim şaşkınlıktan donakalmam ve akabinde bir kaç sene süren, ders sonrası her boş anlarda 3D denemelerini yaptığı küçücük ama dopdolu odasında, kol saatinin servis vaktini hatırlatan alarmına kadar süren derin sohbetler, paylaşımlarla geçti çıraklık dönemim….Ben ‘düşünmek’ nedir ondan öğrendim…Anlamaya çalışmanın tadına varmayı, doğru soruları bulmayı, soruları da doğru sormayı, varoluşu, zaman paradoksunu, rüyaları, kadim ve kozmik bir sürü şeyi konuşabilmeyi, cevapları sorgulamayı o kadar özlüyorum ki…Gidişi çok canımı yaktı, varlığına hep şükrettim….Bu dünyadan bir Umur Hoca geçti, 7 Kasım 2022’de minnettarlık ve denk gelmişliğin gururu yanı sıra derin bir eksilme duygusu eşlik etti gözyaşlarıma son görevimi yaparken. Hocam, ODTÜ’nün en güzel ‘phenomenon’ diyen hocası… Saygı, hürmet ve özlemle…
06.11.2023
Ebru AKGÜN
Yazmayı hep çok sevdim, zorlandığımı da pek hatırlamam. İlk kez kelime bulmakta zorlanıyorum. 1992 senesinde 18 yaşında ODTÜ’ye geldiğimde beni bekleyen sürprizleri elbette bilmiyordum, heyecanla okulun tadını çıkartmaya ve hakkını vermeye çalışıyordum. Umur ismini ‘Teyzem’ filmi dışında duymamıştım, 1940larda bu ismi veren ebeveynlerini merak ettim önce, sonra da büyük hayranlık ve hevesle Umur Hoca’yı…Ona denk gelme şansına eren herkese tılsımlı ve saygın izler bırakır, bir kere sohbet edenin hayata bakışı değişir. ‘Perception‘ dersi kadar ilginç ve kapsamlı, aynı anda hem keyifli hem ürkütücü başka bir ders de görmedim. ODTÜ’de hazırlık ve yüksek lisans dahil 8 sene geçirdim ama dersleri dışında Umur Hoca’nın odasında merak, keşif, bilgi ve bilgeliğe şahitlik ile geçen sohbet sürecimin kazanımları bambaşka oldu. Sınav sonucuma bakmak için odasına gittiğim bir gün hocanın 57 verdiğini (bu iyi bir nottur o ders için:) ama kağıdımın 37 ettiğini farkettim. ‘Hocam bu not 37 ama 57 yazmışsınız’ dediğimde yüzünden geçen kocaman şaşkınlığı ve ‘Yok yahu benim hata yapmamı imkansız kılan bir sistemim var olmaz öyle şey!’ diyerek kağıdı elimden alması, defalarca kontrol ettikten sonra ‘Demek ki senin bu notu alman gerekiyormuş, burada başka bir şey var kalacak böyle’ dediğinde benim şaşkınlıktan donakalmam ve akabinde bir kaç sene süren, ders sonrası her boş anlarda 3D denemelerini yaptığı küçücük ama dopdolu odasında, kol saatinin servis vaktini hatırlatan alarmına kadar süren derin sohbetler, paylaşımlarla geçti çıraklık dönemim….Ben ‘düşünmek’ nedir ondan öğrendim…Anlamaya çalışmanın tadına varmayı, doğru soruları bulmayı, soruları da doğru sormayı, varoluşu, zaman paradoksunu, rüyaları, kadim ve kozmik bir sürü şeyi konuşabilmeyi, cevapları sorgulamayı o kadar özlüyorum ki…Gidişi çok canımı yaktı, varlığına hep şükrettim….Bu dünyadan bir Umur Hoca geçti, 7 Kasım 2022’de minnettarlık ve denk gelmişliğin gururu yanı sıra derin bir eksilme duygusu eşlik etti gözyaşlarıma son görevimi yaparken. Hocam, ODTÜ’nün en güzel ‘phenomenon’ diyen hocası… Saygı, hürmet ve özlemle…