< Geri dön

Prof.Dr. Temel Oğuz

Anısına

1952 - 26 Aralık 2017
< Geri dön

Prof.Dr. Temel Oğuz

Anısına

1952 - 26 Aralık 2017
  • Temel Oğuz, 1952 yılında Aydın’da doğdu. Lisans öğrenimini 1975 yılında ODTÜ Fizik Bölümü’nde tamamlayan Oğuz, üksek lisans derecesini de aynı bölümden aldı. Doktora derecesini, 1981 yılında University of Reading (İngiltere) Meteoroloji Bölümü’nden aldı.

    1981 yılında ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı. 1986 yılında doçent, 1992 yılında Profesör oldu. 1993-1994 yılları arasında, MIT’de Dünya, Atmosfer ve Gezegen Bilimleri Bölümü’nde misafir bilim insanı olarak bir yıl geçirdi ve sonraki yıllarda her yılın üç ayı MIT’yi ziyaret ederek bu işbirliğini sürdürdü.

    2010 yılında ODTÜ’den emekli olduktan sonra, ODTÜ DBE’de yarı zamanlı olarak araştırmalarına devam etti ve İspanya Balear Adaları Kıyı Okyanus Gözlem ve Tahmin Sistemi ile birlikte araştırmalar yürüttü. Fiziksel oşinografinin ve ekosistem modellemenin uluslararası düzeyde öncülerinden olarak; Karadeniz’in dolaşım dinamikleri ve Karadeniz ekosistem dinamikleri, Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı’ndaki dolaşım dinamiklerinin incelenmesi, orta ölçekli değişkenliğin hem Karadeniz hem de Akdeniz’deki ekosistem üzerindeki etkilerinin analizi gibi konularda araştırmalar yürüttü ve 3000’den fazla alıntılanan 100’den fazla makale yayımladı.


    Fotoğraf Paylaşın

    Anılar

    30.11.2022

    Leyla G. Tolun

    Temel Hoca'yı yürüttüğü üst düzey araştırmalar, yayınları ile bilim dünyasına ve ülkemize yaptığı katkılarının yanı sıra güler yüzü ve yardımseverliği ile de daima hatırlayacağız....

    09.11.2021

    Nilgün Kubilay

    Çok değerli hocamız Prof. Dr. Temel Oğuz’un aramızda olmadığını bilmek ve anısına yazmak içimde tarifsiz bir boşluk oluştursa da yazmazsam onun üzerimdeki emeğine ihanet olacağını düşünerek duygularımı paylaşmaya çalışacağım. 1987 yılında ODTÜ-Deniz Bilimleri Enstitüsü’ne yüksek lisans için kayıt yaptırdığımda Temel Hoca Fiziksel Oşinografi bölümünde öğretim üyesi idi. 2010 yılında aynı kurumdan akademik kadronun son basamağı olan Prof. ünvanı ile emekli oldum. Dolayısı ile hocamızla hem öğrenci ve hem de meslekdaş olarak 23 yıl boyunca birlikte çalıştım. Böyle bir bilim insanını tanımaktan, ondan ders ve fikir almış olmaktan, onunla aynı ortamlarda görev yapmış olmaktan, ortak çalışmalarda yer almış olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Eminim hocamızın Deniz Bilimlerine bıraktığı manevi mirasa tüm camia sahip çıkarak, bilgiyle, bilimle ve araştırmayla daha ileriye götürerek Temel Oğuz adını yaşatmaya devam edecektir. Işıklar içinde uyu Temel Hocam....

    09.11.2021

    Ali Cemal Gücü

    Yıl 1980’lerin ilk yarısı. Genç Deniz Bilimleri Enstitüsü yeni ve modern araştırma gemisine kavuşmuş, R/V Bilim (o zaman geminin isminin peşindeki “2” yok) denize inmiş. Seferler başlamış. O dönemlerde popüler olan Kaptan Cousteau dizisiyle büyümüş yirmili yaşlarda bir yüksek lisans öğrencisi olarak acaba beni de sefere götürürler mi diye yanıp tutuşuyorum. Gel gelelim Bilim’le yapılan seferler Kimyasal ve Fiziksel Oşinografi araştırmaları ve ben balıkçılıktayım. Her seferden sonra katılan öğrenciler gemiyi ballandıra ballandıra anlattıkça Bilim seferine katılma hevesim daha da artıyor. Nihayet günün birinde sefere katılacağımı öğreniyorum. O zaman seferlerde öğrencilerin belli bir işi yok (en azından balıkçı olarak benim yok). İstasyonlarda kim ne yapıyorsa ona yardım ediyorum. Kimyacılar için şişe doldurup, saatlerce PAH şişesi sallıyorum. Nansesleri “mesıncırlayıp”, probun telini sarıyorum. Kimi zaman da bilgisayarın başında bekleyip, satır satır proptan gelen verileri kağıda döken printerin monoton sesine karşı direnip bilgisayar başında uykuya dalmamaya çalışıyorum. Bütün bu işler bitip dinlenmek için kütüphaneye çıktığımızda hala aynı yerinde duran büyük masanın başında bir hoca oturur, printerden yeni çıkmış tomar tomar kağıtların başında, gözünde gözlüğü, bir elinde bir cetvel, diğerinde kurşun kalem çizerde çizerdi. Biz Biologlar o zamanlar “Şırnak” dediğimiz bugün elektronik lab olan ambardan bozma ofislerde olduğumuz için ana binadaki diğer bölümlerin hocalarını pek tanımazdık, ama bu uzun boylu genç hocayı ofisinin ışıkları hep çok saatlere kadar açık olduğu için bilirdim. Öğrenciler arasında “o uyumaz, hiç durmadan çalışır ” dendiğini çok iyi hatırlıyorum. Yine bir gün seferde - hala bugün gibi aklıma – o hoca bana “Asslanım, naapıyorsun? İşin yoksa çiz bakalım şunları” diyerek bana ne yapmam gerektiğini söyledi. Kağıtlardaki yoğunluklara karşılık gelen derinlikleri milimetrik kağıtlara plotlayacaktım. Başlarda iş çok sıkıcıydı. Etrafta OHEL, 3-5-8, yada KING oynanırken ben o hocaya yakalanmıştım. Ama sonradan hoca yapılan işi yorumlamaya başlayınca onun heyecanı bana da geçmiş olsa gerek Rodos döngünün merkezine ne kadar yaklaştığımızı, ya da Levant ara tabakasının battığını yeri görebilmek için yeni prob verilerini ben de heyecanla bekler olmuştum. O derslerde anlatılan upwelling’ler, döngüler, su tabakaları, hocanın Aydın şivesiyle anlatımıyla hep gözümde canlanmaya başlardı. O hoca, yunuslar, balinalar görme hayalleriyle katıldığım seferdeki çocuksu heyecanımın milimterik kağıtlara ve belki de analitik bilime yönelmesini sağlamıştı. Huzur içinde yatsın, o hocanın kim olduğunu söylememe gerek yok herhalde.


    Mesaj bırakın

  • 30.11.2022

    Leyla G. Tolun

    Temel Hoca'yı yürüttüğü üst düzey araştırmalar, yayınları ile bilim dünyasına ve ülkemize yaptığı katkılarının yanı sıra güler yüzü ve yardımseverliği ile de daima hatırlayacağız....

    09.11.2021

    Nilgün Kubilay

    Çok değerli hocamız Prof. Dr. Temel Oğuz’un aramızda olmadığını bilmek ve anısına yazmak içimde tarifsiz bir boşluk oluştursa da yazmazsam onun üzerimdeki emeğine ihanet olacağını düşünerek duygularımı paylaşmaya çalışacağım. 1987 yılında ODTÜ-Deniz Bilimleri Enstitüsü’ne yüksek lisans için kayıt yaptırdığımda Temel Hoca Fiziksel Oşinografi bölümünde öğretim üyesi idi. 2010 yılında aynı kurumdan akademik kadronun son basamağı olan Prof. ünvanı ile emekli oldum. Dolayısı ile hocamızla hem öğrenci ve hem de meslekdaş olarak 23 yıl boyunca birlikte çalıştım. Böyle bir bilim insanını tanımaktan, ondan ders ve fikir almış olmaktan, onunla aynı ortamlarda görev yapmış olmaktan, ortak çalışmalarda yer almış olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Eminim hocamızın Deniz Bilimlerine bıraktığı manevi mirasa tüm camia sahip çıkarak, bilgiyle, bilimle ve araştırmayla daha ileriye götürerek Temel Oğuz adını yaşatmaya devam edecektir. Işıklar içinde uyu Temel Hocam....

    09.11.2021

    Ali Cemal Gücü

    Yıl 1980’lerin ilk yarısı. Genç Deniz Bilimleri Enstitüsü yeni ve modern araştırma gemisine kavuşmuş, R/V Bilim (o zaman geminin isminin peşindeki “2” yok) denize inmiş. Seferler başlamış. O dönemlerde popüler olan Kaptan Cousteau dizisiyle büyümüş yirmili yaşlarda bir yüksek lisans öğrencisi olarak acaba beni de sefere götürürler mi diye yanıp tutuşuyorum. Gel gelelim Bilim’le yapılan seferler Kimyasal ve Fiziksel Oşinografi araştırmaları ve ben balıkçılıktayım. Her seferden sonra katılan öğrenciler gemiyi ballandıra ballandıra anlattıkça Bilim seferine katılma hevesim daha da artıyor. Nihayet günün birinde sefere katılacağımı öğreniyorum. O zaman seferlerde öğrencilerin belli bir işi yok (en azından balıkçı olarak benim yok). İstasyonlarda kim ne yapıyorsa ona yardım ediyorum. Kimyacılar için şişe doldurup, saatlerce PAH şişesi sallıyorum. Nansesleri “mesıncırlayıp”, probun telini sarıyorum. Kimi zaman da bilgisayarın başında bekleyip, satır satır proptan gelen verileri kağıda döken printerin monoton sesine karşı direnip bilgisayar başında uykuya dalmamaya çalışıyorum. Bütün bu işler bitip dinlenmek için kütüphaneye çıktığımızda hala aynı yerinde duran büyük masanın başında bir hoca oturur, printerden yeni çıkmış tomar tomar kağıtların başında, gözünde gözlüğü, bir elinde bir cetvel, diğerinde kurşun kalem çizerde çizerdi. Biz Biologlar o zamanlar “Şırnak” dediğimiz bugün elektronik lab olan ambardan bozma ofislerde olduğumuz için ana binadaki diğer bölümlerin hocalarını pek tanımazdık, ama bu uzun boylu genç hocayı ofisinin ışıkları hep çok saatlere kadar açık olduğu için bilirdim. Öğrenciler arasında “o uyumaz, hiç durmadan çalışır ” dendiğini çok iyi hatırlıyorum. Yine bir gün seferde - hala bugün gibi aklıma – o hoca bana “Asslanım, naapıyorsun? İşin yoksa çiz bakalım şunları” diyerek bana ne yapmam gerektiğini söyledi. Kağıtlardaki yoğunluklara karşılık gelen derinlikleri milimetrik kağıtlara plotlayacaktım. Başlarda iş çok sıkıcıydı. Etrafta OHEL, 3-5-8, yada KING oynanırken ben o hocaya yakalanmıştım. Ama sonradan hoca yapılan işi yorumlamaya başlayınca onun heyecanı bana da geçmiş olsa gerek Rodos döngünün merkezine ne kadar yaklaştığımızı, ya da Levant ara tabakasının battığını yeri görebilmek için yeni prob verilerini ben de heyecanla bekler olmuştum. O derslerde anlatılan upwelling’ler, döngüler, su tabakaları, hocanın Aydın şivesiyle anlatımıyla hep gözümde canlanmaya başlardı. O hoca, yunuslar, balinalar görme hayalleriyle katıldığım seferdeki çocuksu heyecanımın milimterik kağıtlara ve belki de analitik bilime yönelmesini sağlamıştı. Huzur içinde yatsın, o hocanın kim olduğunu söylememe gerek yok herhalde.


    Mesaj bırakın