< Geri dön

Prof. Dr. Ayten Coşkunoğlu Bear

Anısına

1931 - 12 Ekim 2020
< Geri dön

Prof. Dr. Ayten Coşkunoğlu Bear

Anısına

1931 - 12 Ekim 2020
  • Ayten Coşkunoğlu 1931 yılında doğdu. 1953 yılında Ankara Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek Lisansını Bryn Mawr College’de tamamladı. Doktora derecesini ise 1967 yılında İstanbul Üniversitesi’nden aldı.

    1961’den 1982 yılına kadar İngilizce Hazırlık Birimi’nde ve o zaman “Freshman” diye anılan ve lisans öğrencilerine İngilizce eğitimi veren birimde çalıştı ve Yabancı Diller Yüksek Okulu’nun oluşumu ve gelişimine en başından beri önemli katkılarda bulundu.

    1982 yılında Eğitim Fakültesi, Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’ne Kurucu Bölüm Başkanı olarak atandı ve Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Başkanlığı görevini 1982-1989 yılları arasında başarıyla yürüttü. Prof.Dr. Ayten Coşkunoğlu Bear, emekli olduğu 1998 yılından 2018 yılına kadar bölümün İngiliz Edebiyatı lisansüstü programında ders vermeye devam etti, sayılamayacak kadar çok öğrenci ve akademisyen yetiştirdi.

    Prof. Dr. Ayten Coşkunoğlu Bear’ın ODTÜ’nün ilk yıllarından itibaren hem üniversitenin İngilizce eğitimine hem de Beşeri İlimler ve özellikle Edebiyat kanadının oluşumuna ve gelişimine katkılarda bulundu.

    Ayten Coşkunoğlu Bear; Karşılaştırmalı Edebiyatın yanı sıra, edebiyat felsefesi, edebiyat-psikoloji ilişkisi, İngiliz romanı, drama ve modern Türk Edebiyatı üzerine çalışmalar yapmıştır.


    Fotoğraf Paylaşın

    Anılar

    25.11.2020

    Nurdan Özbek Gürbüz

    Yıl 1988. Ayten Hocamı master programıyla ilgili bilgi almak için bölüme gittiğimde görmüştüm ilk kez. O zaman Beşeri Bilimler binasındaydı bölümümüz. Koridora girdim, kapıdaki ilanı okurken Ayten Hocam geldi. Eli kolu çantalar, kitaplarla doluydu. (Çantaları da her zaman şirin kedili, Monet tablolu, renkli olurdu.) Kapıyı açmaya çalışırken ayak üstü konuştuk. Ondan bir kaç ay sonra bölümde çalışmaya başladım. Görür görmez sevilen, sıcak yürekli, şefkatli, içinden geldiği gibi davranan, çok sevgi dolu bir insan, bölümü çok sevip sahiplenen bir bölüm başkanıydı. Araştırma görevlilerine, öğrencilerine her zaman fırsatlar sunan, işlerini kolaylaştıran, yol gösterip cesaretlendiren bir hocaydı aynı zamanda. “Burası sizin eviniz, oradaki gibi rahat ve mutlu hissetmelisiniz kendinizi” derdi. İşe başladığımızda ofislerimizde dış hat bağlantılı telefon yoktu. Ayten Hocam özellikle araştırma görevlilehaftada bir gün kütüphane araştırması için bize izin verirdi. Kütüphaneye gitmemiz gerekmediği zamanlarda yine bölümde olur, üç asistan arkadaş, ofislerimizde mutlu mutlu çalışırdık. Çok keyifle çalışıyor olmalıydık ki karşı ofisteki hocamız Douglas Huff bir gün kapımızı tıklatıp gülen yüzüyle “kahkahalarınızı duymak beni çok mutlu ediyor, bu çok güzel bir şey” dediğini rinin ofislerinde dış hat olmasına özen gösterir, o zaman sıkça gittiğimiz İngiliz Kültür, Amerikan Kültür kütüphanelerine telefonla erişimimizin olmasını önemser ve hatırlıyorum. Ayten ve Joshua Hoca’larımızla konferanslara gitmek de çok keyifli olurdu. Hem edebiyat, hem dilbilimi, hem de yabancı dil eğitimi konferanslarına katılırdık. Ayten Hoca’nın her zaman anlatacak keyifli, ilginç anıları olur, bizi alanımızdaki hocalarla tek tek tanıştırır, övgü dolu sözler söyler, her konuda cesaretlendirirdi. Sanki paylaşmak, hayatınıza derin bir anlam katmak, sizi hep başarıya, iyiye götürmek, yol göstermek için doğmuştu. Sevgili hocamın bizim ofisimizin çaprazındaki ofisinde, büyük ODTÜ masasında oturuşu, etrafı kitaplarla çevrili hali, güzel ve bakımlı saçları, terzisinin ona özel diktiği döpiyesleri, renkli fularları, broşları, önünde sütlü kahvesi ve yorgunluk atmak için arada sırada akşamüstü tüttürdüğü meltem sigarası, daha dün gibi gözümün önünde... Hiç çekinmeden kapısını çalıp ofisine girebileceğiniz, sizi şefkatle karşılayan, sizin için her zaman vakti olan, sevgi dolu bir hocaydi; bölümdeki annemiz gibiydi... Master programında öğrencisi olduğum için de çok şanslıyım. Onu coşkulu coşkulu ders anlatırken dinlemek çok keyifliydi. Derste de, ders dışında da ne zaman onunla konuşsanız iki dakikada yeni bir şey öğrenir, yeni bir bakış açısı kazanırdınız. Etrafındakilere ilham, umut veren sözlerini, okuduklarından verdiği örnekleri, yaşadığı ülkelerdeki deneyimlerini, hepsini keyifle dinlerdim. Pazartesi günleri şu anda bulunduğumuz bölümün koridorlarındaki karşılaşmalarımızda, uzun uzun sohbet etmek isterdik. Bazen ben bir yere konferansa gideceğimden söz ettiğimde, Ayten Hocam , oraya yıllar önce gitmiş, hatta bir süre orda yaşamış olurdu. Böyle zamanlarda “ben orayı çok severim, bu toplu iğneyi de al yanında götür, ben yine gideyim” derken hayat dolu ifadesi, canlılığı beni hep gülümsetirdi, hayran kalırdım. Ayten Hocam şıklığı, zerafeti, hanımefendiliği, alçak gönüllülüğü, nezaket ve görgüsü, her zaman Ata’sının izinde oluşu ve mesleğine olan aşkıyla hepimiz için ilham kaynağıydı. Ondan öğrendiklerim ve bana kazandırdıkları için çok mutlu ve müteşekkirim. Sevgili Hocamın içindeki meraklı, dürüst, samimi ve güler yüzlü çocuğu her zaman çok sevdim. Bu, onun mimiklerine, gülümsemesine, hayata bağlılığına ve öğrenme aşkına hep çok güzel yansırdı. Hem böyle olup, hem de yerine göre çok ciddi ve karizmatik olması, onun ne kadar renkli bir kişiliği olduğunu gösteriyor. Hem bölümde, hem bölüm dışında hayatımızda çok güzel bir renkti. “İşinizi sevin, çok sevin” diyen sesi hala kulağımda. Işığı ve hatırası yüreğimde hep canlı kalacak... Bölümümüzü kurduğu, alanında öncülük yaptığı, bizlere seçkin bir örnek ve ilham kaynağı olduğu için de çok müteşekkirim. Hep cennet bahçelerinde, çiçekler ve çok sevdiği büyük büyük ağaçlar arasında, huzur içinde uyusun. Joshua Hocam’a, ailesine, bütün sevenlerine sabır ve dayanma gücü dilerim.

    25.11.2020

    Nil Korkut-Naykı

    90’lı yıllarda Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’nde lisans öğrencisi olarak okurken Ayten Hoca’mın adını hep duyardım ve çok merak ederdim. Ama o dönemde kendisinden ders almam maalesef mümkün olmadı. Ben Ayten Hoca’mı 90’ların sonunda lisansüstü eğitimime başladığımda tanıdım ve ne şanslıyım ki bu tanışıklığımız sonraki 20 küsür yılda derinleşerek devam etti. Bana hem akademik hem de sosyal ve kişisel anlamda katkısı çok büyüktür. Ayten Hocam öğrencilerine çok değer verirdi ve verdiği değeri onlarla uzun uzun sohbet ederek göstermeyi çok severdi. Bu kadar büyük bir hocanın yanında hiçbir zaman bir gerginlik hissetmezdiniz. Ben de onun hem özel hayatı hem de mesleki hayatı ve dolayısıyla ODTÜ’nün ilk yılları hakkında birçok şeyi bu çok güzel ve uzun sohbetlerden öğrendim. Ayten Hocam Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, İstanbul Üniversitesi ve Amerika, Bryn Mawr College’da o yıllarda almış olduğu esaslı eğitimi ve sonrasında da İngiltere ve İtalya’da misafir araştırmacı olarak biriktirdiği deneyimi, alanına olan büyük sevgisi ve ilgisi ile çok güzel bir şekilde harmanlamıştı. ODTÜ’ye olan bağlılığı ve sevgisi de tüm bunlara eklendiğinde, kendisinden etkilenmemek imkansızdı. ODTÜ’deki ilk yıllarını ve birşeyleri sıfırdan inşa ediyor olmanın verdiği heyecanı o kadar güzel, o kadar içten anlatırdı ki... Geçmişten bahsederken mesleki hayatının özellikle iki dönemini çok heyecanla anlatırdı. Bunlardan birincisi, 60lı ve 70li yıllarda tüm ODTÜ öğrencilerine açılan seçmeli edebiyat dersleri verdiği dönemdi. İkincisi ise Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’nün ilk kurulduğu yıllar ve ODTÜ’ye yakışır bir bölüm oluşturma ve üstün nitelikli öğrenciler mezun etme çabasıydı. ODTÜ’nün 60lı ve 70li yıllarda kendisinden seçmeli ders alan Mühendislik ve Mimarlık öğrencilerini çok överdi – çok zeki olduklarını, sosyal konulara ve hayata dair düşünmeye çok açık olduklarını ve konuştukları konular üzerine öğrencileriyle birlikte duyduğu heyecanı o kadar içtenlikle anlatırdı ki, kendisini bazen hafif bir kıskançlıkla dinlerdim. Eminim öğrencileri de kendisine o kadar bağlıydı ki, 70’lerde kurdukları Edebiyat Kulübü’ne Ayten Hoca’mızı başkan seçmek istemişler, o da bu isteklerini severek kabul etmişti. 1982 yılında kurulan bölümümüzün, Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’nün ilk öğrencilerini, mezunlarını ve asistanlarını da o kadar büyük bir heyecan ve takdirle anlatırdı ki, yine bazen hafif bir kıskançlık duyardım. O dönem oluşturulan dersleri, kendisinin kurucu başkan olarak doğru bulduğu bazı yaklaşımları uygulamaya koyabilmek için gösterdiği çaba ve iradeyi ve o dönemki tüm akademik kadronun ve öğrencilerin güzel birşeyler ortaya koyabilme heyecanını hep Hocamdan dinledim. Ne şanslıyım ki ben de onun öğrencisi oldum. Ayten Hocam’dan aldığım master ve doktora derslerini hiç unutamam. İlgi ve uzmanlık alanları olan roman, tiyatro, Türk, İngiliz ve Avrupa edebiyatı, 20.yy edebiyatı, modernizm ve postmodernizm, psikoloji ve edebiyat, ve felsefe ve edebiyat gibi konularda bizleri o kadar iyi yetiştirdi ki, ona ne kadar minnet duysak azdır. Ayten Hocam’dan şimdi düşününce neredeyse 20 yıl kadar önce aldığım derslerin birçok detayı hala çok canlı olarak zihnimde – ve bunun için kendisine minnettarım. Ayten Hocam eğitim ve uzmanlık alanını, yani İngilizce’yi çok severdi. Ama Türkçe’yi de bir o kadar sever ve önemserdi. Özellikle karşılaştırmalı edebiyat alanında açtığı derslerde Türk romanından örnekler okutmaya çok özen gösterir ve öğrencilerinin hem Türk edebiyatına hem de Avrupa edebiyatına daha bütüncül bir şekilde bakmasını sağlamayı çok arzu ederdi. Hocamızın Türkçe’ye olan ilgisi 1989 yılında Türk Dil Kurumu asli üyeliğine seçilmesinden ve burada da Türkçe’nin bir bilim dili olarak gelişimine katkıda bulunacak çalışmalar yapmasından da belliydi. Ayten Hocam, sizden hem kişisel hem de akademik anlamda çok şey edindim ve öğrendim. Size bunlar için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Benim gözümde Siz, o çok sevdiğiniz Varoluşçuluk Felsefesi’nin, aslında kavranması oldukça zor olan, “tüm sıkıntı, zorluk ve hüznüne rağmen hayatı ve varoluşu kutlamak gerektiği” fikrinin vücuda gelmiş haliydiniz. Bunu görmeme ve anlamama izin verdiğiniz ve tüm bunları bana aktardığınız için size minnettarım. Sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Sizi çok seviyorum ve çok özleyeceğim. Huzur içinde uyuyun...

    25.11.2020

    Victoria Bilge Yılmaz

    Güzel hocam, Sizinle tanışmak benim için büyük bir değişimdir. Sizinle geçirdiğim her an benim için çok önemli. Bana bakışınız, benimle sohbet edişiniz hep aklımda. Evinizin balkonunda içtiğimiz çaylar, sizin güzel tavsiyeleriniz o kadar değerli ki benim için. Keşke sizin gibi insanlardan daha fazla olsa bu dünyada. ODTÜ ve özellikle İngilizce öğretmenliği benim hayatımda büyük bir rol oynadı. Türkiye’de bir yabancı olarak yaşamak bazen zor bazen de çok güzeldi ve bu güzelliklerden biri de sizsiniz, hocam. Edebiyatı sevmek ve anlamak sizinle daha güzeldi. Çünkü her dersi zorunlu halden çıkarıp güzel anılara dönüştürdünüz. Sizi hep hatırlayacağım, hocam. Muhteşem bir insandınız benim için. Joshua hocaya ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Yanında duran ışığı kaybetmek çok zordur. Huzur içinde uyuyun.


    Mesaj bırakın

  • 25.11.2020

    Nurdan Özbek Gürbüz

    Yıl 1988. Ayten Hocamı master programıyla ilgili bilgi almak için bölüme gittiğimde görmüştüm ilk kez. O zaman Beşeri Bilimler binasındaydı bölümümüz. Koridora girdim, kapıdaki ilanı okurken Ayten Hocam geldi. Eli kolu çantalar, kitaplarla doluydu. (Çantaları da her zaman şirin kedili, Monet tablolu, renkli olurdu.) Kapıyı açmaya çalışırken ayak üstü konuştuk. Ondan bir kaç ay sonra bölümde çalışmaya başladım. Görür görmez sevilen, sıcak yürekli, şefkatli, içinden geldiği gibi davranan, çok sevgi dolu bir insan, bölümü çok sevip sahiplenen bir bölüm başkanıydı. Araştırma görevlilerine, öğrencilerine her zaman fırsatlar sunan, işlerini kolaylaştıran, yol gösterip cesaretlendiren bir hocaydı aynı zamanda. “Burası sizin eviniz, oradaki gibi rahat ve mutlu hissetmelisiniz kendinizi” derdi. İşe başladığımızda ofislerimizde dış hat bağlantılı telefon yoktu. Ayten Hocam özellikle araştırma görevlilehaftada bir gün kütüphane araştırması için bize izin verirdi. Kütüphaneye gitmemiz gerekmediği zamanlarda yine bölümde olur, üç asistan arkadaş, ofislerimizde mutlu mutlu çalışırdık. Çok keyifle çalışıyor olmalıydık ki karşı ofisteki hocamız Douglas Huff bir gün kapımızı tıklatıp gülen yüzüyle “kahkahalarınızı duymak beni çok mutlu ediyor, bu çok güzel bir şey” dediğini rinin ofislerinde dış hat olmasına özen gösterir, o zaman sıkça gittiğimiz İngiliz Kültür, Amerikan Kültür kütüphanelerine telefonla erişimimizin olmasını önemser ve hatırlıyorum. Ayten ve Joshua Hoca’larımızla konferanslara gitmek de çok keyifli olurdu. Hem edebiyat, hem dilbilimi, hem de yabancı dil eğitimi konferanslarına katılırdık. Ayten Hoca’nın her zaman anlatacak keyifli, ilginç anıları olur, bizi alanımızdaki hocalarla tek tek tanıştırır, övgü dolu sözler söyler, her konuda cesaretlendirirdi. Sanki paylaşmak, hayatınıza derin bir anlam katmak, sizi hep başarıya, iyiye götürmek, yol göstermek için doğmuştu. Sevgili hocamın bizim ofisimizin çaprazındaki ofisinde, büyük ODTÜ masasında oturuşu, etrafı kitaplarla çevrili hali, güzel ve bakımlı saçları, terzisinin ona özel diktiği döpiyesleri, renkli fularları, broşları, önünde sütlü kahvesi ve yorgunluk atmak için arada sırada akşamüstü tüttürdüğü meltem sigarası, daha dün gibi gözümün önünde... Hiç çekinmeden kapısını çalıp ofisine girebileceğiniz, sizi şefkatle karşılayan, sizin için her zaman vakti olan, sevgi dolu bir hocaydi; bölümdeki annemiz gibiydi... Master programında öğrencisi olduğum için de çok şanslıyım. Onu coşkulu coşkulu ders anlatırken dinlemek çok keyifliydi. Derste de, ders dışında da ne zaman onunla konuşsanız iki dakikada yeni bir şey öğrenir, yeni bir bakış açısı kazanırdınız. Etrafındakilere ilham, umut veren sözlerini, okuduklarından verdiği örnekleri, yaşadığı ülkelerdeki deneyimlerini, hepsini keyifle dinlerdim. Pazartesi günleri şu anda bulunduğumuz bölümün koridorlarındaki karşılaşmalarımızda, uzun uzun sohbet etmek isterdik. Bazen ben bir yere konferansa gideceğimden söz ettiğimde, Ayten Hocam , oraya yıllar önce gitmiş, hatta bir süre orda yaşamış olurdu. Böyle zamanlarda “ben orayı çok severim, bu toplu iğneyi de al yanında götür, ben yine gideyim” derken hayat dolu ifadesi, canlılığı beni hep gülümsetirdi, hayran kalırdım. Ayten Hocam şıklığı, zerafeti, hanımefendiliği, alçak gönüllülüğü, nezaket ve görgüsü, her zaman Ata’sının izinde oluşu ve mesleğine olan aşkıyla hepimiz için ilham kaynağıydı. Ondan öğrendiklerim ve bana kazandırdıkları için çok mutlu ve müteşekkirim. Sevgili Hocamın içindeki meraklı, dürüst, samimi ve güler yüzlü çocuğu her zaman çok sevdim. Bu, onun mimiklerine, gülümsemesine, hayata bağlılığına ve öğrenme aşkına hep çok güzel yansırdı. Hem böyle olup, hem de yerine göre çok ciddi ve karizmatik olması, onun ne kadar renkli bir kişiliği olduğunu gösteriyor. Hem bölümde, hem bölüm dışında hayatımızda çok güzel bir renkti. “İşinizi sevin, çok sevin” diyen sesi hala kulağımda. Işığı ve hatırası yüreğimde hep canlı kalacak... Bölümümüzü kurduğu, alanında öncülük yaptığı, bizlere seçkin bir örnek ve ilham kaynağı olduğu için de çok müteşekkirim. Hep cennet bahçelerinde, çiçekler ve çok sevdiği büyük büyük ağaçlar arasında, huzur içinde uyusun. Joshua Hocam’a, ailesine, bütün sevenlerine sabır ve dayanma gücü dilerim.

    25.11.2020

    Nil Korkut-Naykı

    90’lı yıllarda Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’nde lisans öğrencisi olarak okurken Ayten Hoca’mın adını hep duyardım ve çok merak ederdim. Ama o dönemde kendisinden ders almam maalesef mümkün olmadı. Ben Ayten Hoca’mı 90’ların sonunda lisansüstü eğitimime başladığımda tanıdım ve ne şanslıyım ki bu tanışıklığımız sonraki 20 küsür yılda derinleşerek devam etti. Bana hem akademik hem de sosyal ve kişisel anlamda katkısı çok büyüktür. Ayten Hocam öğrencilerine çok değer verirdi ve verdiği değeri onlarla uzun uzun sohbet ederek göstermeyi çok severdi. Bu kadar büyük bir hocanın yanında hiçbir zaman bir gerginlik hissetmezdiniz. Ben de onun hem özel hayatı hem de mesleki hayatı ve dolayısıyla ODTÜ’nün ilk yılları hakkında birçok şeyi bu çok güzel ve uzun sohbetlerden öğrendim. Ayten Hocam Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, İstanbul Üniversitesi ve Amerika, Bryn Mawr College’da o yıllarda almış olduğu esaslı eğitimi ve sonrasında da İngiltere ve İtalya’da misafir araştırmacı olarak biriktirdiği deneyimi, alanına olan büyük sevgisi ve ilgisi ile çok güzel bir şekilde harmanlamıştı. ODTÜ’ye olan bağlılığı ve sevgisi de tüm bunlara eklendiğinde, kendisinden etkilenmemek imkansızdı. ODTÜ’deki ilk yıllarını ve birşeyleri sıfırdan inşa ediyor olmanın verdiği heyecanı o kadar güzel, o kadar içten anlatırdı ki... Geçmişten bahsederken mesleki hayatının özellikle iki dönemini çok heyecanla anlatırdı. Bunlardan birincisi, 60lı ve 70li yıllarda tüm ODTÜ öğrencilerine açılan seçmeli edebiyat dersleri verdiği dönemdi. İkincisi ise Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’nün ilk kurulduğu yıllar ve ODTÜ’ye yakışır bir bölüm oluşturma ve üstün nitelikli öğrenciler mezun etme çabasıydı. ODTÜ’nün 60lı ve 70li yıllarda kendisinden seçmeli ders alan Mühendislik ve Mimarlık öğrencilerini çok överdi – çok zeki olduklarını, sosyal konulara ve hayata dair düşünmeye çok açık olduklarını ve konuştukları konular üzerine öğrencileriyle birlikte duyduğu heyecanı o kadar içtenlikle anlatırdı ki, kendisini bazen hafif bir kıskançlıkla dinlerdim. Eminim öğrencileri de kendisine o kadar bağlıydı ki, 70’lerde kurdukları Edebiyat Kulübü’ne Ayten Hoca’mızı başkan seçmek istemişler, o da bu isteklerini severek kabul etmişti. 1982 yılında kurulan bölümümüzün, Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’nün ilk öğrencilerini, mezunlarını ve asistanlarını da o kadar büyük bir heyecan ve takdirle anlatırdı ki, yine bazen hafif bir kıskançlık duyardım. O dönem oluşturulan dersleri, kendisinin kurucu başkan olarak doğru bulduğu bazı yaklaşımları uygulamaya koyabilmek için gösterdiği çaba ve iradeyi ve o dönemki tüm akademik kadronun ve öğrencilerin güzel birşeyler ortaya koyabilme heyecanını hep Hocamdan dinledim. Ne şanslıyım ki ben de onun öğrencisi oldum. Ayten Hocam’dan aldığım master ve doktora derslerini hiç unutamam. İlgi ve uzmanlık alanları olan roman, tiyatro, Türk, İngiliz ve Avrupa edebiyatı, 20.yy edebiyatı, modernizm ve postmodernizm, psikoloji ve edebiyat, ve felsefe ve edebiyat gibi konularda bizleri o kadar iyi yetiştirdi ki, ona ne kadar minnet duysak azdır. Ayten Hocam’dan şimdi düşününce neredeyse 20 yıl kadar önce aldığım derslerin birçok detayı hala çok canlı olarak zihnimde – ve bunun için kendisine minnettarım. Ayten Hocam eğitim ve uzmanlık alanını, yani İngilizce’yi çok severdi. Ama Türkçe’yi de bir o kadar sever ve önemserdi. Özellikle karşılaştırmalı edebiyat alanında açtığı derslerde Türk romanından örnekler okutmaya çok özen gösterir ve öğrencilerinin hem Türk edebiyatına hem de Avrupa edebiyatına daha bütüncül bir şekilde bakmasını sağlamayı çok arzu ederdi. Hocamızın Türkçe’ye olan ilgisi 1989 yılında Türk Dil Kurumu asli üyeliğine seçilmesinden ve burada da Türkçe’nin bir bilim dili olarak gelişimine katkıda bulunacak çalışmalar yapmasından da belliydi. Ayten Hocam, sizden hem kişisel hem de akademik anlamda çok şey edindim ve öğrendim. Size bunlar için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Benim gözümde Siz, o çok sevdiğiniz Varoluşçuluk Felsefesi’nin, aslında kavranması oldukça zor olan, “tüm sıkıntı, zorluk ve hüznüne rağmen hayatı ve varoluşu kutlamak gerektiği” fikrinin vücuda gelmiş haliydiniz. Bunu görmeme ve anlamama izin verdiğiniz ve tüm bunları bana aktardığınız için size minnettarım. Sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Sizi çok seviyorum ve çok özleyeceğim. Huzur içinde uyuyun...

    25.11.2020

    Victoria Bilge Yılmaz

    Güzel hocam, Sizinle tanışmak benim için büyük bir değişimdir. Sizinle geçirdiğim her an benim için çok önemli. Bana bakışınız, benimle sohbet edişiniz hep aklımda. Evinizin balkonunda içtiğimiz çaylar, sizin güzel tavsiyeleriniz o kadar değerli ki benim için. Keşke sizin gibi insanlardan daha fazla olsa bu dünyada. ODTÜ ve özellikle İngilizce öğretmenliği benim hayatımda büyük bir rol oynadı. Türkiye’de bir yabancı olarak yaşamak bazen zor bazen de çok güzeldi ve bu güzelliklerden biri de sizsiniz, hocam. Edebiyatı sevmek ve anlamak sizinle daha güzeldi. Çünkü her dersi zorunlu halden çıkarıp güzel anılara dönüştürdünüz. Sizi hep hatırlayacağım, hocam. Muhteşem bir insandınız benim için. Joshua hocaya ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum. Yanında duran ışığı kaybetmek çok zordur. Huzur içinde uyuyun.

    1 5 6 7 8 9 11

    Mesaj bırakın