< Geri dön

Prof. Dr. Ahmet Acar

Anısına

10 Nisan 1949 - 27 Aralık 2020
< Geri dön

Prof. Dr. Ahmet Acar

Anısına

10 Nisan 1949 - 27 Aralık 2020
  • Ahmet Acar, 10 Nisan 1949 yılında İstanbul’da doğdu. 1971 yılında ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nü bitirdi. 1974 yılında Yüksek Lisansını ve 1976 yılında da Doktorasını University of Pennsylvaina’da (Philadelphia, ABD) tamamladı.

    1972 – 1975 yılları arasında University of Pennsylvaina’da Simülasyon Laboratuvarında Araştırma Görevlisi olarak çalıştı. 1976 – 1980 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi İşletme Bölümü’nde Asistan Doktor olarak görev yaptı. 1980 – 1986 yılları arasında ODTÜ İşletme Bölümü’nde Yardımcı Doçent, 1986-1992 yılları arasında Doçent, 1992 yılından itibaren de Profesör olarak çalıştı. ODTÜ İşletme Bölümü’nde Bölüm Başkan Yardımcılığı, Bölüm Başkanlığı, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığı, ODTÜ Rektör Yardımcılığı ve ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü kurucu Rektörlüğü yaptı. 2008 – 2016 yılları arasında ODTÜ Rektörlüğü görevini üstlendi.

    Dr. Acar, yönetim ve strateji alanında geniş araştırma deneyimine sahip olup, birçok Türk kamu kurumuna, özel şirkete, bunun yanında uluslararası ve uluslarüstü kuruluşlara danışmanlık verdi, birçok uluslararası projede proje/konsorsiyum koordinatörü olarak görev aldı.

    Dr. Acar’ın nicel yönetim yöntemleri üzerine bir kitabı; stratejik yönetim, yenilikçilik yönetimi, küçük ölçekli işletmelerin yönetimi ve karar destek araçları konularında Türkiye’de ve yurtdışında yayınlanmış makalelerinin yanı sıra ulusal ve uluslararası akademik ve profesyonel toplantılarda sunulmuş bildirileri bulunmaktadır.

    Prof. Dr. Ahmet Acar, Binghamton University’den (New York) “Fahri Doktora” ünvanına ve İtalya Cumhurbaşkanınca verilen “İtalyan Devlet Nişanı”na sahiptir.


    Fotoğraf Paylaşın

    Anılar

    28.04.2021

    Nur Keyder

    Ahmet Acar çok sevdiğim, saydığım bir kişiydi. Gerek dekan olarak gerek rektör olarak ODTÜ'ye büyük katkıları olmuştur. Çeşitli kurullarda birlikte çalışma fırsatım oldu. Disiplinli ve özverili çalışması, herkese karşı sevecen davranışı ve iş bitiriciliği sayesinde en zor sorunlar bile kısa sürede çözüme ulaşırdı. Çok güvendiğim bir insandı. Her zaman anlayışlı davranışının, daima yardıma hazır oluşunun, fakültede güzel bir ortam yaratılmasında büyük rolü olmuştur. Bulunduğu ortama huzur veren bir insandı. Gidişi de öyle oldu.. Sessiz ve de sakin... Işıklar içinde uyusun.

    06.04.2021

    Sıtkı Arslan, 1998 ODTÜ İşletme Mezunu

    1995 yılında Yöneylem Dersinin 1. Mid-Term sınav kağıdının son sayfasının “yapışık” kaldığını son 5 dakikada fark ettim ve sınavda aslında 5 soru olduğu halde 4 soruyu çözdüğümü anladım. Son sorunun nasıl çözüleceğini biliyordum ama cevabı çok uzundu; en az 20 dakika sürerdi. Ben de cevap yerine “Hocam kağıt yapışmış, soruyu görmedim, aslında çözümü biliyorum ama vakit yok” yazıp, kağıdı teslim ettim. Sınav Cuma akşam geç saatteydi; moralim çok bozulmuştu; bütün hafta sonu düşündüm, “20 puan eksik başlayacağıma dersi “drop edeyim”; seneye alırım” kararını verince rahatladım. Pazartesi günü sabah 09:00’da “Add-Drop Formu”na imza almak için Dekanlığa gittim. Ahmet Hocamıza “Hocam bir imza alabilir miyim; dersi gelecek sene almaya karar verdim” dedim. “Neden bırakıyorsun?” dedi. Anlattım. “Senin kağıdı hatırladım, not da yazmışsın; aslında kağıdın fena değildi, dur bakalım” dedi ve arkasına döndü; bir çantadan bir top sınav kağıdı çıkardı; benim kağıdımı buldu; “Bak, 80 üzerinden 73 almışsın, sen konuyu biliyorsun aslında; dersi bırakma, imza atmıyorum, başka bir çözüm üretiriz, asistanım seni gün içinde bulur” dedi. Ben şaşkınlıktan donakalmıştım, gitmediğimi görünce “neden çıkmadığımı sorar gibi” baktı. Ben şaşkınlıkla “Hocam kağıtların hepsini okudunuz mu?” dedim (130 kişiydik, klasik stilde toplam 650 çok uzun soru vardı). “Neden şaşırdın; bütün hafta sonu ne yaptım zannediyorsun?” dedi. Şaşkınlığımı koruyarak odadan çıktım… Gün içinde Asistanı Selcen Hanım beni buldu; “Hoca dersi bırakmasın diyor; görmediğin soruyu şöyle telafi edeceğiz: “2. Sınavda kaç alırsan onun % 20’sini birinci sınava ekleyeceğiz. Örneğin, 2. Sınavdan 80 alırsan, 1. Sınava 16 ekleyeceğiz”. Bu yaklaşım beni inanılmaz derecede motive etti. İkinci sınavdan 100 aldım ve böylece birinci sınavıma 20 puan eklendi. Ahmet Hocamın bu yaklaşımı, bu dokunuşu tüm hayatımı derinden etkiledi; o tarihten sonra 1) Hiçbir işi bekletmedim 2) İnsanlara mutlaka ikinci, hatta üçüncü şansı verdim 3) İlave şans verirken de daha ileriye gitmelerini sağlayacak ilave motivasyonlar vermeye çalıştım (Ahmet Hocam rahatlıkla 20X0,73 puan verebilecekken, beni sonraki sınav için motive ederek 100 almamı sağlamıştı). Özel yaşantımda ve iş hayatımda Ahmet Hocamızdan öğrendiğim prensipleri (sadece bunları değil; başta “verimlilik”, “optimizasyon” olmak üzere öğrettiği her şeyi) hep uygulamaya; hep kendisini örnek almaya çalıştım. 27 Aralık Pazar günü oğlum ile yürüyüşe çıkmıştık; normalde hep izlediğimiz rotadan farklı bir rota izledik ve karşıdan “ACA plakalı lacivert bir araç” geldi (sokağa çıkma yasağı olduğundan çok az araç vardı; o yüzden) arabayı Ahmet Hocamızın kullandığı dikkatimi çekti... Oğluma “bak oğlum, hayatımı değiştiren insan” dedim ve yukarıdaki anımı paylaştım; oğlum ilgiyle dinledi. İlgiyle dinlediğini görünce Hoca’nın hangi dersi verdiğinden ve başta optimizasyon olmak üzere temel kavramlardan bahsettim. Aynı akşam Ahmet Hoca’nın vefat haberi geldiğinde hem herkes gibi çok üzüldüm; hem de kendisini daha birkaç saat önce görmüş olmanın şaşkınlığını yaşadım. Dokunduğu herkesi daha ileriye götüren Ahmet Hocamızı bu vesileyle tekrar anıyorum, tüm sevenlerine sabır diliyorum. Dokunduğu yüzlerce öğrencisi O’nun prensiplerini yaşatmaya devam edecektir… (Yukarıdaki küçük anımı, Rektörlük görevindeyken 2016 yılında kendisiyle paylaşma imkanı da yakalamış ve kendisine her şey için bir kez daha teşekkür etme şansı bulmuştum. Cevaben, çok güzel gülümsemişti).

    05.04.2021

    GAYE ÖZPİNECİ

    Ahmet Hoca'nın vefatını öğrendiğimde ailemden birini kaybetmiş kadar üzüldüm, epeyce göz yaşı döktüm. Oysa öğrencisi olmamış, onunla birlikte çalışmamış sadece yaklaşık 25 yıllık bir ODTÜ mezunu ve iflah olmaz bir ODTÜ'yü seven olarak yöneticilik dönemini takip etmiş, 2016 yılında çalıştığım şirketin temsilcisi olarak Chicago'da düzenlenen TASSA Konferansı'nda kendisiyle tanışmış ve yarım saat kadar kendisiyle aynı arabada seyahat etmiştim. Seyahat sırasında kendisiyle yaptığımız sohbet beni pek çok açıdan etkilemiştir. Öncelikle, Ahmet Hoca'nın zarif, samimi, alçakgönüllü, entellektüel kişiliği, sonra da yönetim bilimi konusundaki bilgi ve birikimi. O sohbet profesyonel kariyerimi pek çok açıdan etkilemiştir. Bazı insanlar vardır, var olduklarını bilmek sizi mutlu eder çünkü sahip oldukları unvanın temsil ettiği değerlerin vücut bulmuş halleridir. Umutsuzluk hissettiğinizde "Böyle de biri var ama", dersiniz. Ahmet Hoca bence öyle bir insandı işte... Işıklar içinde uyuyun Hocam.


    Mesaj bırakın

  • 28.04.2021

    Nur Keyder

    Ahmet Acar çok sevdiğim, saydığım bir kişiydi. Gerek dekan olarak gerek rektör olarak ODTÜ'ye büyük katkıları olmuştur. Çeşitli kurullarda birlikte çalışma fırsatım oldu. Disiplinli ve özverili çalışması, herkese karşı sevecen davranışı ve iş bitiriciliği sayesinde en zor sorunlar bile kısa sürede çözüme ulaşırdı. Çok güvendiğim bir insandı. Her zaman anlayışlı davranışının, daima yardıma hazır oluşunun, fakültede güzel bir ortam yaratılmasında büyük rolü olmuştur. Bulunduğu ortama huzur veren bir insandı. Gidişi de öyle oldu.. Sessiz ve de sakin... Işıklar içinde uyusun.

    06.04.2021

    Sıtkı Arslan, 1998 ODTÜ İşletme Mezunu

    1995 yılında Yöneylem Dersinin 1. Mid-Term sınav kağıdının son sayfasının “yapışık” kaldığını son 5 dakikada fark ettim ve sınavda aslında 5 soru olduğu halde 4 soruyu çözdüğümü anladım. Son sorunun nasıl çözüleceğini biliyordum ama cevabı çok uzundu; en az 20 dakika sürerdi. Ben de cevap yerine “Hocam kağıt yapışmış, soruyu görmedim, aslında çözümü biliyorum ama vakit yok” yazıp, kağıdı teslim ettim. Sınav Cuma akşam geç saatteydi; moralim çok bozulmuştu; bütün hafta sonu düşündüm, “20 puan eksik başlayacağıma dersi “drop edeyim”; seneye alırım” kararını verince rahatladım. Pazartesi günü sabah 09:00’da “Add-Drop Formu”na imza almak için Dekanlığa gittim. Ahmet Hocamıza “Hocam bir imza alabilir miyim; dersi gelecek sene almaya karar verdim” dedim. “Neden bırakıyorsun?” dedi. Anlattım. “Senin kağıdı hatırladım, not da yazmışsın; aslında kağıdın fena değildi, dur bakalım” dedi ve arkasına döndü; bir çantadan bir top sınav kağıdı çıkardı; benim kağıdımı buldu; “Bak, 80 üzerinden 73 almışsın, sen konuyu biliyorsun aslında; dersi bırakma, imza atmıyorum, başka bir çözüm üretiriz, asistanım seni gün içinde bulur” dedi. Ben şaşkınlıktan donakalmıştım, gitmediğimi görünce “neden çıkmadığımı sorar gibi” baktı. Ben şaşkınlıkla “Hocam kağıtların hepsini okudunuz mu?” dedim (130 kişiydik, klasik stilde toplam 650 çok uzun soru vardı). “Neden şaşırdın; bütün hafta sonu ne yaptım zannediyorsun?” dedi. Şaşkınlığımı koruyarak odadan çıktım… Gün içinde Asistanı Selcen Hanım beni buldu; “Hoca dersi bırakmasın diyor; görmediğin soruyu şöyle telafi edeceğiz: “2. Sınavda kaç alırsan onun % 20’sini birinci sınava ekleyeceğiz. Örneğin, 2. Sınavdan 80 alırsan, 1. Sınava 16 ekleyeceğiz”. Bu yaklaşım beni inanılmaz derecede motive etti. İkinci sınavdan 100 aldım ve böylece birinci sınavıma 20 puan eklendi. Ahmet Hocamın bu yaklaşımı, bu dokunuşu tüm hayatımı derinden etkiledi; o tarihten sonra 1) Hiçbir işi bekletmedim 2) İnsanlara mutlaka ikinci, hatta üçüncü şansı verdim 3) İlave şans verirken de daha ileriye gitmelerini sağlayacak ilave motivasyonlar vermeye çalıştım (Ahmet Hocam rahatlıkla 20X0,73 puan verebilecekken, beni sonraki sınav için motive ederek 100 almamı sağlamıştı). Özel yaşantımda ve iş hayatımda Ahmet Hocamızdan öğrendiğim prensipleri (sadece bunları değil; başta “verimlilik”, “optimizasyon” olmak üzere öğrettiği her şeyi) hep uygulamaya; hep kendisini örnek almaya çalıştım. 27 Aralık Pazar günü oğlum ile yürüyüşe çıkmıştık; normalde hep izlediğimiz rotadan farklı bir rota izledik ve karşıdan “ACA plakalı lacivert bir araç” geldi (sokağa çıkma yasağı olduğundan çok az araç vardı; o yüzden) arabayı Ahmet Hocamızın kullandığı dikkatimi çekti... Oğluma “bak oğlum, hayatımı değiştiren insan” dedim ve yukarıdaki anımı paylaştım; oğlum ilgiyle dinledi. İlgiyle dinlediğini görünce Hoca’nın hangi dersi verdiğinden ve başta optimizasyon olmak üzere temel kavramlardan bahsettim. Aynı akşam Ahmet Hoca’nın vefat haberi geldiğinde hem herkes gibi çok üzüldüm; hem de kendisini daha birkaç saat önce görmüş olmanın şaşkınlığını yaşadım. Dokunduğu herkesi daha ileriye götüren Ahmet Hocamızı bu vesileyle tekrar anıyorum, tüm sevenlerine sabır diliyorum. Dokunduğu yüzlerce öğrencisi O’nun prensiplerini yaşatmaya devam edecektir… (Yukarıdaki küçük anımı, Rektörlük görevindeyken 2016 yılında kendisiyle paylaşma imkanı da yakalamış ve kendisine her şey için bir kez daha teşekkür etme şansı bulmuştum. Cevaben, çok güzel gülümsemişti).

    05.04.2021

    GAYE ÖZPİNECİ

    Ahmet Hoca'nın vefatını öğrendiğimde ailemden birini kaybetmiş kadar üzüldüm, epeyce göz yaşı döktüm. Oysa öğrencisi olmamış, onunla birlikte çalışmamış sadece yaklaşık 25 yıllık bir ODTÜ mezunu ve iflah olmaz bir ODTÜ'yü seven olarak yöneticilik dönemini takip etmiş, 2016 yılında çalıştığım şirketin temsilcisi olarak Chicago'da düzenlenen TASSA Konferansı'nda kendisiyle tanışmış ve yarım saat kadar kendisiyle aynı arabada seyahat etmiştim. Seyahat sırasında kendisiyle yaptığımız sohbet beni pek çok açıdan etkilemiştir. Öncelikle, Ahmet Hoca'nın zarif, samimi, alçakgönüllü, entellektüel kişiliği, sonra da yönetim bilimi konusundaki bilgi ve birikimi. O sohbet profesyonel kariyerimi pek çok açıdan etkilemiştir. Bazı insanlar vardır, var olduklarını bilmek sizi mutlu eder çünkü sahip oldukları unvanın temsil ettiği değerlerin vücut bulmuş halleridir. Umutsuzluk hissettiğinizde "Böyle de biri var ama", dersiniz. Ahmet Hoca bence öyle bir insandı işte... Işıklar içinde uyuyun Hocam.


    Mesaj bırakın